Kolajen mi dediniz.?

Gönderen admin 24/10/2018 0 Yorumlar

Kollajen hakkında herşey

Özellikle 2018 yılında sağlık ve beslenme alanında kollajenin adını daha sık duymaya başladık. Peki nedir bu kollajen gerçekten tanıyor muyuz? Hayatımızda ne gibi bir yeri var ve diyetimizde ne kadar yeri olmalı? Bu soruların yanıtlarını bu  blog yazımızda senin için cevaplıyoruz.

Önce kollajenin tam olarak ne anlama geldiğini açıklamak isteriz.

Kollajen vücudumuzun önemli, yapı taşı proteinlerindedir.  Özellikle kemik, kıkırdak, lif ve eklemleri oluşturan protein olarak tanımlayabiliriz.  Daha anlaşılır olması adına vücudu bir arada tutmaya yardımcı “yapıştırıcı” olarak da betimleyebiliriz.

Araştırmalar vücudumuzdaki proteinlerin yaklaşık %30’unun 16 farklı tipteki  kollajenden oluştuğunu  ortaya koymaktadır. Bu kollajenlerin yaklaşık %90’ı tip I, II ve III’den oluşmaktadır. Kollajen tip I; deri, tendon, ligament ve kemiklerde, kollajen tip II; kıkırdak ve omurlarda, tip III; cilt, damar, akciğer, karaciğer ve dalakta bulunurlar. DNAFit olarak bizim raporumuzda da tip I kollajenin yanında yer alan tip V ise; akciğer, saç, fetal membran ve kemiklerde bulunur. 

Kollajen çeşitli amino asitleri barındırır ve bilindiği üzere aminoasitler proteinlerin yapı taşlarıdır.  O yüzden kollajen içeren besinler aminoasitlerden zengin oldukları için kas yapımında ve vücudumuzun şeklinin oluşmasına yardımcı olurlar.

Kollajeni hangi kaynaklardan alabilirim?

Aşağıdaki besinler kollajenden zengin olmakla beraber diğer özellikleri de kollajen yıkımını engelleyeme yardımcı olmaktadır.

Kemik suyu, biyolojik olarak kullanılabilir tek kollajen kaynağıdır. 

Somon, çinko ve omega-3 içeriğinden de zengin olduğu için anti-inflamatuvar etki yaratır.

Klorofil içeriği yüksek yeşil yapraklı sebzeler, yaşlanmaya karşı etkileri yavaşlatıcı özelliktedirler.

C vitamini açısından zengin turunçgiller, vücudun savunma mekanizmasına destek olmakla beraber, hiperpigmentasyon (deri pigmentinin artımı),  dokulardaki inflamasyonun azaltılması ve doku iyileştirilmesinde de önemli yer  tutarlar.

Antioksidan açısından zengin likopen içeriği yüksek kırımızı biber ve domates, cildi güneş ışınlarından ve verdiği hasarlardan korumaya yardımcı olurlar.

Yumurta sarısı, iyi bir kollajen kaynağı olmakla beraber bağ dokuları iyileştirmeye yardımcıdır.

Avokado; E vitamini içeriğinden dolayı kollajenin yıkımını engeller ve antioksidan özelliktedir.

Böğürtlen ve yabanmersini  gibi kırmızı ve mor renkli küçük meyveler yine antioksidan özellikte olup, vücudumuzdaki serbest radikallere karşı savaşıp hücreleri korurlar.

Sarımsak, yüksek miktarda sülfür içeriğinden dolayı vücudun kollajen yapımına katkı sağlar.

Kollajen süplemanı olarak kullanacağın kollajen tozlarını hazırladığın içeceklerin içerisine eklenebilirsin.

Tabiki kollajen bakımında zengin saydığımız bu yiyecekleri  tüketmeye özen göstermen yetmez.  Aynı zamanda maruz kaldığın çevresel faktörleri de değerlendirmen gerekmektedir. Yaşam tarzımız kollajen yıkımına yol açabilir. Kollajen yıkımına yol açan etmenler; sigara, yüksek kan şekeri, uzun süre güneşe maruz kalmak, kilo alımı, yüksek miktarda rafine karbonhidrat ve şeker tüketimi vb.  zararlı alışkanlıklardan vazgeçmek kollajen yıkımının azalmasını sağlacaktır.

Niçin kollajen tüketmek gerekir?

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi vücudumuzdaki önemli aminoasitleri barındırmasının yanı sıra kollajenin birden fazla yararı söz konusudur. Kemik ve bağ doku sağlığı, cilt sağlığı ve elastikiyeti, saç ve tırnak sağlığı, geçirgen bağırsak sendromları üzerinde de etkilidir.

  • Eklem ağrılarını gidermeye yardımcıdır

Anti –inflamatuvar ve bağ dokuları bir arada tutma özelliğinden dolayı kollajen vücudumuzun sağlığını koruyarak özellikle eklem ağrılarının giderilmesine yardımcı olur.  Atletler üzerinde yapılan 24 haftalık kollajen hidrolizatından zengin diyet ile beslenen sporcularda eklem ağrılarının kontrol gruba göre daha az olduğu belirtilmiştir.

  • Cilt elastikiyetini arttırır ve yaşlanmaya karşı görev alır 

Kolajen lifleri bir arada bulunarak cilde yapı kazandırıp, güçlendirir. Elastin ise cilde esneklik ve kuvvet kazandırır.  Zaman içerisinde yaş almamız veya  güneşin meydana getirdiği hasarlar kolajenlerin yapılarını bozar. Elastin lifleri ise sertleşerek elastikiyetlerini kaybeder. Bu durumu engellemek için kollajen tüketimine dikkat etmek gerekmektedir.  Sadece cilt için değil aynı zamanda sağlıklı saç ve tırnaklar için de kollajenden zengin besinlerle beslenmek sağlıklı görünmeni sağlayacaktır. Kozmetik alanda da üretilen bir çok kollajen içerikli kremlerden destek alabilirsin.

  • Geçirgen bağırsak sendromu

Geçirgen bağırsak sendromu her geçen gün birçok kişiyi etkilemektedir. Bu hastalık bağırsak duvarının geçirgenliği ile ilgili bir durumdur.  Bağırsaklardaki hücreler arası sıkı bağlantı bozulursa kana zararlı organizmalar, toksinler ve diğer istenmeyen madeler geçebilir. Kollajenden zengin beslenerek bağırsak duvarındaki hücrelerin tamirini hızlandırabilirsin.

Özetleyecek olursak kollajen, vücudumuz için son derece önemli  bir bileşendir. Gerek cilt, gerek sindirim gerekse kemik ve bağ doku için büyük rolleri vardır. Yaşlanma sürecine karşı koruyucu etkisi varır ancak bu süreçte genlerimizin de önemi büyüktür. 

 

Sağlıklı yaşamı benimsemek, kötü alışkanlıklardan korunmak , sağlıklı beslenmek, sigara kullanmamak, cildimizi güneşten korumak, kollajenden zengin beslenmek ve  kollajen üretimini ve sentezini desteklemek hepimiz için gereklidir.

Yorum Yaz